İnsan bir şeyi çok isterse eninde sonunda o olurmuş, ben de tam olarak bunu yaşadım. Öncelikle sizlerde istediğinizi elde edene kadar durmayın. Böyle bir deneyim yaşamak, yeni insanlar tanımak ve farklı bir şehir keşfetmek muhteşem bir duygudur. Sizlere bu süreçte neler yaşadığımı nereleri gezdiğimi nasıl vakit geçirdiğimi anlatacağım.
Başvuru Süreci
Erasmus+ ile katıldığım uluslararası faaliyet olan Avrupa Gönüllülük Hizmeti ile 34 gün Braga/Portekiz’de bulundum. Bu tarz projelere 2014 yılından beri başvuruyordum fakat bir dönüt alamıyordum fakat bir gün sosyal medyada arkadaşımın aracılığıyla Erzurum Aziziye Proje Ofisinin projesinin gönderisini gördüm. Hemen başvurumu yaptım illa bir proje ile gidecektim, kafama koymuştum bunu. 2 gün sonra beni aradılar haziran-temmuz ayında Portekiz’e gidip gidemeyeceğimi sordular net bir dönüt almak istediler. Uygun bir tarih olduğu için hemen kabul ettim. Ve artık bir serüvenin başlangıcıydı.
Yolculuk Başlıyor
Yolculuğum başlamadan önce okuldayken bir kaç kere Aziziye Proje Ofisine toplantılara katıldım. Onun dışında mentorum Uğur Hasdemir ile telefonda sürekli bir iletişim halindeydik. Benim öyle zor bir yolculuğum olmadı. Türkiye’den direkt uçuş ile Porto’ya gittim. Uçağa bindiğim an heyecanlandım. Kendi kendime “Acaba ben ne yapıyorum? Nasıl bir yere gidiyorum?” gibi sorular soruyordum. Uçaktan iner inmez de otobüs ile Braga’ya gittim. Yolda giderken her yerin yemyeşil olduğu gördüğümde kendimi Karadeniz’deymiş gibi hissettim. Otobüsten indikten sonra Portekiz’deki mentorum beni terminalde karşıladı. Ilk izlenimim çok sıcakkanlı, samimi insanlar olduklarıydı. Daha sonra kalacağım yer olan gönüllü evine geçtik, ve biraz dinlendim.
Macera Başlıyor
34 günlük gönüllülük projesinde çocukların (4-15 yaş grubu arası) yer aldığı yaz kampında diğer gönüllülerle birlikte 1 hafta vakit geçirdik. Çocuklarla birbirimize kendi kültürümüzü aktardık. Bir kaç Türkçe kelime ve çocukların oynadığı Türk oyunlarını öğrettik, aynı şekilde onlarda bize kendilerine ait olan oyunları ve bir kaç kelime öğrettiler. Daha sonra merkezdeki okullarda görevimizi devam ettik.
Arta kalan zamanlarımda şehri gezdim ve diğer yakın şehirleri de gezme fırsatı buldum. Mesela Lizbon’a nasıl gittiğimi anlatayım size. 31 Euro’ya gidiş-dönüş bilet aldım, daha sonra orada 1 gece konaklamak için 20 Euro ödedim. Biraz pahalı bir şehirdi gerçi ben de kendimi ayarlayamamış olabilirim. Herkes aynı derecede harcama yapma gibi bir durumu olmaz. Şehrin gezilmesi gereken belli başlı yerleri gezmeye çalıştım. Belem ve Sintra’ya gittim. Kesinlikle gidilmesi gereken yerler olarak görüyorum. Genel anlamda baktığımda ekonomik olarak çok zorluk yaşamadım. Zaten bu tarz projelerde ev sahibi kuruluşta ülke ekonomisine göre belli bir miktar cep harçlığı verdiği için pek bir sıkıntı olacağını düşünmüyordum. Aveiro’ya gittim orası Venedik çakması gibiydi aynı. Küçük bir şehirdi ama yapısı, doğası harikaydı diyebilirim. Bunların dışında sık sık Porto’ya gittim ve gezdiğim şehirler arasında en çok Porto’yu beğendim. Hatta aşık olunası bir şehir diyebilirim.
Son olarak arkadaşlar, Portekiz’e genel olarak baktığımda muhteşem bir doğası ve şehirlerindeki o doğal doku ve yapılar olabildiğince korunmuştu. Çok güzel vakit geçirdim. Unutamayacağım bir deneyim oldu. Herkese tavsiye ederim. Hayallerinizin peşinden koşun.
Yazar: Büşra Kaya